CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinliklerine Katıldı

16.08.2022

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 59. Ulusal 33. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinliklerine katıldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Her kim bizim yanımızda bulunup yüreğindeki kini, intikam duygusunu öldürmemişse bizimle yürüyecek bir yolu yoktur. Bizler, Hünkar’dan öğrendiğimiz üzere tüm inançlara, o inançlarının tüm mensuplarına saygı duyar, saygı gösteririz. Bizler kişisel hırslarımızdan, ihtiraslarımızdan arınmalıyız. İyilikte ve adalette yarışmalı ve bunun mücadelesini vermeliyiz. Helalleşmeliyiz, kucaklaşmalıyız ve barışmalıyız" dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, 59. Ulusal 33. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinliklerinin açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

İzin verirseniz ve dikkatle dinlerseniz son derece mutlu olurum. Değerli arkadaşlarım, öncelikle sizlere sevgili dostlarım diye hitap etmek isterim. Bir aradayız. Her yıl Hacıbektaş ilçemizde Hoca Ahmet Yesevi’den feyz alan Horasan ereni Hacı Bektaş-ı Veli’yi anıyoruz. Onun sadece bizim dünyamızda değil, bütün inançların dünyasında saygın bir yeri vardır. Bu toplantılarda, sevgiden söz ederiz, barıştan söz ederiz. Birlikten söz ederiz, beraberlikten söz ederiz, kucaklaşmadan söz ederiz. Dolayısıyla bu söylemlerimizin altını hep beraber doldurmak zorundayız. Sevgi evet, barış evet, huzur evet; birlikte bunların altını doldurmak zorundayız.

Sevgili dostlarım, Hünkar’a göre; yüreğimiz, yani kalbimiz, gönlümüz büyük bir şehre benzer. Ve yüce Allah, kainatta neyi yarattıysa bu şehirde yani kalbimizde bulunmaktadır’ der. Hünkar, bu şehrin ilim, cömertlik, utanma duygusu, sabır, kanaat, korku ve edep ilkeleriyle korunduğunu söyler. Hünkar’ın bu inanışı ışığında hem kendi yüreğimizi hem de ülkemizi yani toplumsal, siyasal, kültürel, tarihsel kalbimizi yeniden sağlıklı kılmalıyız. Öfkeden arındırmalıyız.

Sevgili dostlarım, az önce de ifade ettiğim gibi Hünkar, büyük bir şehre benzettiği kalbimizin ilk muhafızı olarak öncelikle bilimi görür, yani ilmi görür. İlim irfandır, erdemdir. Aklın oluşturduğu hazinedir. Yunus’un dediği gibi, kendini bilmektir, farklı düşünceye saygıdır. Kimseyi ötekileştirmemek, kimseyi dışlamamaktır. İlim bize, herkese, her kesime karşı zahir yani açık ve berrak olmayı öngörür.

Bugün insanlığın düşünsel zenginliği aklın yani ilimin eseridir. Sevgili Peygamberimiz, ‘ilimle geçen her gece ibadetle geçen bin geceden daha hayırlıdır’ der. Dolayısıyla herkesin fikrine, düşüncesine saygı duyulmalı, alacağımız kararlarla azami ölçüde geniş bir toplumsal mutabakatı sağlamaya özen göstermeliyiz. Çünkü ilim, akıl bunu gerektirir. Hünkar’a göre ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.

Sevgili dostlar beni dinleyin lütfen. Sevgili dostlar, Hünkar’a göre kalbimizin ikinci muhafızı cömertliktir. Çünkü cömertlik bireyi beytülmale el uzatmaktan insani, hukuki, ahlaki ve ekolojik ilkeleri yerle yeksan ederek zenginlik sağlama hoyratlığından insanı uzak tutan bir duygudur. Cömertlik hep birlikte üretmeyi ve hakça bölüşmeyi temel bir kural olarak önümüze koyar. Cömertlik, karşılıklı fedakarlıklarda bulunarak ortak bir gelecek inşasında hep birlikte yol yürüyebilmektir. Unutmayın daha fazla cömert olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. İmkanlarımızı, birikimlerimizi karşılık beklemeksizin ihtiyaç sahipleriyle paylaşmalıyız. Kimsenin yoksulluğunu teşhir etmeden toplumsal bir dayanışma örneği göstermeliyiz. Tek bir çocuğun dahi açlığını kendi ayıbımız olarak kabul etmeli, onun açlığını ortadan kaldıracak adımları atmalıyız.

Sevgili dostlarım, Hünkar’ın yüreğimizi koruduğuna inandığı bir diğer muhafız da utanma duygusudur. Yani yüzümüzü kızartacak her ne varsa uzak durmalı, kaçınmalıyız. Sevgili peygamberimiz, eğer utanmıyorsan istediğini yapabilirsin, der. Yani bir kişi ne zaman ki ayıplanmaktan kaygı duymuyor, onu kötülüklerden alıkoyan hiçbir güç kalmamış demektir. Yani eğer artık utanmıyorsan insanların yoksulluğunu teşhir edebilirsin. Oysa utanma duygusu, insan onurunu korumayı zorunlu kılar. O nedenledir ki utanma duygusu kalmamışlara karşı bizler yüce Allah’ım kainatta yarattığın her şeye ev sahipliği yapan yüreğimizden utanma duygusunu eksik etme, diye dua ederiz.

Sevgili dostlarım, unutmayalım, utanma duygusu bireysel ve toplumsal ahlakımızın da kaynağıdır. Onun içindir ki ısrarla söylüyoruz, ülkemizin temel problemlerinin çözümünde yeni bir ahlaki anlayış şarttır. Bu şartın yerine getirilmesi için de utanma duygusunu özellikle devleti yönetenlerin içselleştirmesi gerekir.

Sevgili dostlarım, Hünkar’ın dediği gibi yüreğimizin bir diğer muhafızı da sabırdır. Bir olgunluk evresi olarak kabul edilen sabır, bizleri acele etmekten ve yanlış kararlar almaktan koruduğu kadar kinden, intikam ve öç alma duygusundan da uzak tutar. Kimseye kin tutmamanın başlangıcında sabır vardır. Sabır, ortak çözüm için çaba harcamanın, çaba göstermenin, istişarenin yolunu açar. Hoşgörüyü büyütür sabır. Sabır, alttan almak, ertelemek değildir. Ülkemizin temel sorunlarını en geniş mutabakatla çözme iradesinin temelidir. Sabır, uzattığımız elin tutulacağı zamanı acele etmeden beklemektir. Sabır, bize uzatılan eli de havada bekletmemektir. Sabır gelen her türlü eleştiriyi sükûnetle ve anlayışla karşılamaktır. Sabırla birbirimize karşı önyargılarımızdan, ön kabullerimizden, alışkanlıklarımızdan arınırız. Şems-i Tebrizi,“İlmin en büyük düşmanı sabırsızlıktır” der. Ve hepimiz biliyoruz ki Allah sabredenlerle birliktedir.

Sevgili dostlarım, Hünkar’a göre yüreğimizi koruyan muhafızlar arasında kanaat de vardır. Yani yüreğimizi koruyan muhafızların beşincisi azla yetinip, elindekine razı olma duygusudur. Kanaatkâr olmak kendimizin ve sorumluluğumuz altında bulunanların ihtiyaçlarını karşılayabilir olmak; ama kimsenin malında, mülkünde gözümüzün olmamasıdır. Ve kanaat en çok yönetici sınıfı için geçerlidir. Özellikle siyasetçilerin, devleti yönetenlerin yeterli olandan daha fazla mal ve mülk edinme duygusunu kalplerden silmeleri gerekir. Çünkü siyasetçiler, yani yönetenler; devleti bir zenginleşme aracı olarak görmemelidirler.

Sevgili dostlarım, Hünkar’ın yüreğimizi koruduğuna inandığı altıncı muhafız korkudur. Korku, Allah karşısındaki çaresizliğimizi ifade ettiği kadar; Allah’ın sevgi ve rızasını kazanmamıza da aracıdır. Ve bir o kadar da insani ve ahlaki bir duygudur. Bizi yanlış yapmaktan alıkoyan, doğrudan vicdanımızı sızlatan, hangi inançtan olursak olalım kul hakkı yemekten, kişiye veya topluma karşı haksızlık, hukuksuzluk yapmaktan bizi uzak tutan duyguların başında korku gelir. Kimileri korktuğu için susar; kimileri haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmaktan korktuğu için susmaz, konuşur; hak arar. Kimileri muktedirler karşısında korktuğu için siner, kimileri tarihe muktedirler karşısında sinen biri olarak geçmekten korktuğu için ayağa kalkar ve itiraz eder. Bu nedenledir ki korku evrenin milyarlarca yıllık yaşı düşünüldüğünde bir damla su bile olmayan yaşamımızda zulme, haksızlığa, eşitsizliğe, yoksulluğu karşı hangi tavrı gösterdiğimizin belirleyicisidir. Yani korktuğunuz için susarsınız ya da korktuğunuz için itiraz eder konuşursunuz.

Sevgili dostlarım, Hünkar’a göre yüreğimizi koruduğuna inanılan son muhafız ise edeptir. Edep, kendisinden önceki altı muhafızın tümünü; yani ilim, cömertlik, utanma duygusu, sabır, kanaat ve korkuyu da kapsayan anlamlar bütününü ifade eder. Özetle eline, diline ve beline sahip olma hali bir edeptir. Çalmamak, şiddet uygulamamak, harama el uzatmamak; dille, davranışlarla, uygulamalarla, kararlarla kimseyi kırmamak, ötekileştirmemek, bir nevi 72 millete aynı gözle bakmak edeptir. Edep aynı zamanda kimseye hangi gerekçeyle olursa olsun ayrıcalık yapmamak, kötü hal ve davranışlardan uzak durmak, işi ehline vermek, hak, hukuk ve adaletle hükmetmek demektir.

Sevgili dostlarım, Hünkar’ın kalbimizi, yüreğimizi koruduğunu vurguladığı; yedi muhafızın bendeki karşılığını sizlere ifade ettim. Bendeki karşılığını özetle sizlere sundum. Bu bağlamda sizlerin huzurunda vurgulamak isterim ki, her kim bizim yanımızda bulunup yüreğindeki kini, intikam duygusunu öldürmemişse bizimle yürüyecek bir yolu yoktur. Bizler, Hünkar’dan öğrendiğimiz üzere tüm inançlara, o inançlarının tüm mensuplarına, o inançların tüm farklı yorumlarına saygı duyar, saygı gösteririz. Bizler kişisel hırslarımızdan, ihtiraslarımızdan arınmalıyız. İyilikte ve adalette yarışmalı ve bunun mücadelesini vermeliyiz. Helalleşmeliyiz, kucaklaşmalıyız ve barışmalıyız.

Geçtiğimiz yılki konuşmamda ifade ettiğim üzere; ihtiyacımız olan, Hünkar’ın aslanla ceylanı kucağında buluşturan huzur, güven ve kardeşlik duygusudur. Aslan ile ceylanın bir arada huzur ve güven içinde kardeşçe yaşayacağı bir ülkeyi elbirliğiyle kuracağız, kurmalıyız; beraber kurmalıyız, birlikte kurmalıyız. 85 milyon birlikte kurmalıyız. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucusu olduğu Cumhuriyetimizi, ikinci yüzyılda Allah’ın izniyle demokrasi ile taçlandıracağız.

Sevgili dostlarım, bu duygularla Anadolu ve Trakya’yı bize yurt yapan, bu toprakları bir ilim, irfan coğrafyasına dönüştürmek için çaba harcayan, bütün erenlerimizi, velilerimizi, mürşitlerimizi, pirlerimizi, dervişlerimizi, dedelerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımıza, şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyor; hepinize en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU HACIBEKTAŞ’TA - 2