31.03.2025
“ERDOĞAN, KENDİSİNDEN SONRAKİ CUMHURBAŞKANINA DARBE YAPMAYA KALKMIŞTIR”
“İLLE DE MİLLİ İRADE İLLE DE DEMOKRASİ”
“KOL KOLA GİRMEK, KAPI KAPI ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ”
“TAYYİP ERDOĞAN ARTIK BİR CUNTANIN BAŞKANIDIR”
“31 MART’TA DA BUGÜN DE CHP TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ PARTİSİDİR”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Saraçhane’de gerçekleştirilen bayramlaşma töreninde konuştu. Genel Başkan Özel, “İl Başkanımız Özgür Çelik’in şahsında, İlçe Başkanlarımızın şahsında tüm örgütümüzü, Büyükşehir Belediye Başkanvekilimizin ve Belediye Bakanlarımızın şahsında tüm belediye meclis üyelerimizi, tüm belediye bürokratlarımızı ve bugün İstanbul İl Başkanlığında yapılacak olan bu geleneksel bayramlaşmayı buraya, Saraçhane’ye 19 Mart darbe girişiminin püskürtüldüğü, darbecilerin hedef alıp 19 Mart’tan itibaren bir hafta süreyle burada 100 binlerin, milyonların iradesine sahip çıkılan, Erdoğan’ın seçimle alamadığı yeri kayyımla alma hedefine milyonların itiraz ettiği ve İstanbul’un iradesini savundukları bu simge mekandan Saraçhane’den yapacağımız bu bayramlaşmaya katılan tüm parti emekçisini ayrı ayrı sevgiyle saygıyla kucaklıyorum. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:
“SARAÇHANE’DE BULUŞTUK, KUCAKLAŞTIK”
“Malum CHP olarak resmi bayramlaşma törenlerinin tamamından Ankara’da çekildik. Çünkü bayramı bayram olmaktan çıkardılar. Bayramı bayram olmaktan çıkaran Cumhur İttifakı ile bu süreçte bir işimiz olmadığına göre bayramın öncesinde gelip bu Saraçhane’de bizimle kucaklaşan, muhalefet partileri ile de ayrımız gayrımız olmadığına, artık sağından soluna hep birlikte olduğumuza göre, bu otoriter iktidar gidip yerine demokrasi gelene kadar, adil bir siyasi rekabet zemini olup bugün muhalefette olanların birbiri ile de rekabet edeceği bugün iktidarda olanlarla da özgürce rekabetin olanaklı olacağı demokrasi günlerine kadar kötülere karşı bizimle hep birlikte olan, milletimizle birlikte tüm siyasi görüşten vatandaşlarımızla birlikte Türkiye’nin tüm demokratlarını kucaklamak üzere üyelerimizle yapacağımız bayramlaşma için Saraçhane’de buluştuk, Saraçhane’de kucaklaştık. Hepinizin bayramı kutlu olsun ailelerinizin bayramı kutlu olsun.”
“CHP, TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ PARTİSİDİR”
“Bugün sadece Saraçhane sürecinin devamında birlikte omuz omuza verdiğimiz, kucaklaştığımız bir gün olmasının ötesinde 31 Mart 2024’te hep birlikte kazandığımız, İstanbul’da büyük bir başarı elde ettiğimiz, Türkiye’de 14 büyükşehir, 21 il belediyesi ile 35 ili kazandığımız, Türkiye’nin yedi bölgesinde il belediyesi olan tek parti olduğumuz, bizim dışımızda Ege’de başka parti olmadığı için, yedi bölgede il belediyesi olan başka bir parti olmadığı bir süreçteyiz. Bize, ‘Sivas’ın doğusuna gidemiyorsun’ diyenler Ege’deki illerin hiçbirinde yoklar. Çok önemli büyükşehirlerin hiçbirinde yoklar. Artık milletin gönlünde yoklar. Bugün boşu boşuna burada değiliz. Bugün burada bir büyük saldırının altında değiliz. Geçen sene 47 yıl sonra parti birinci parti olduk. 22 yıl sonra AK Parti ilk kez ikinci parti oldu ve AK Parti 31 Mart’ta yenilmezliğini kaybederken CHP de yüzde 25’lik görünmez cam tavanı tuzla buz etti ve kurulduğu gün olduğu gibi 31 Mart’ta da bugün de CHP, Türkiye’nin birinci partisi olmuştur.”
“SİVİL DARBE GİRİŞİMİ”
“Bu şartlar altında birisi ne söylediğini biliyor. Ne yaptığını biliyor. Yapmaması lazım ama başka çare görmüyor. Çünkü demokrasiden nasibini almadığı için demokrasiyi işine geldiğinde bineceği işine geldiğinde ineceği bir tren olarak gördüğü için onun için demokrasi amaç değil araç olduğu için esas amaç koltuk, iktidar ve geldiği koltuktan bir daha inmemek olduğu için o birisi şimdi iktidarını sürdürmek için sandıktan değil darbeden medet umuyor. Bir darbe, tankla tüfekle yapınca adı askeri darbe oluyor. Ele geçirdiği kamu gücünü kullanarak yargı eliyle yapıldığında bir sivil darbe girişimi oluyor. Ama sonuçta bu insanlar bu topraklarda tek adamı gördüler, padişahı gördüler, tek gemi geçmesin diye Çanakkale Savaşını kazandığımız halde bir tek adamın kararıyla İstanbul’un işgalini gördüler. Ve gördüler ki tek adamlar kendi iktidarını sürdürmek için taviz veriyorlar. Pazarlık yapıyorlar, geri çekiliyorlar, toprak veriyorlar, kapitülasyon veriyorlar, yetki veriyorlar, kendisi kalmak için her şeyi yapıyorlar. Çanakkale’de milyonlar Çanakkale geçilmesin diye savaşmayı değil ölmeyi emralıyor Gazi Mustafa Kemal’den. Orada koyun koyuna kefensiz yatıyorlar, tek adam işgal güçlerine bir imza atıyor, İstanbul’a kadar geliyorlar. O tek adamın getirttiği donanma, sarayın önüne demirliyor. Kırmızı halılar seriliyor. Baktı pabuç pahalı, o gemiye binilip kaçılıyor. Ama tek adam değil de ‘Ya hürriyet ya ölüm’ diyenler, ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyenler, kendisini bu vatana adamış olanlar, o Çanakkale’de geçirtmediği işgal donanmasını İstanbul’da gördüğünde tek adam gibi yapmıyor ve diyor ki ‘Geldikleri gibi gidecekler. Geldikleri gibi gidecekler…’ Sonra Samsun, Sivas, Amasya, Erzurum, kongreler... Önce direniş sonra kurtuluşun örgütlenmesi, Kurtuluş Savaşı sırasında meclis kurmalar, ‘Başkomutan ol’ denilince üç aylığına kabul etmek, savaş sırasında bile meclisi kapatmamak, çalışmak, savaştan sonra da ne krallığa, ne padişahlığa ne o zaman da var olan Amerikan tipi başkanlığa yeltenmek… ‘İlle de milli irade, ille de demokrasi’ demek…”
“CUMHURİYETİN SAVUNUCULARIYIZ”
“İşte şimdi iki akımın, tam da Tayyip Beyin zaman zaman söylediği gibi Numan Beyin dediği gibi ‘150 yıldır karşı karşıya olan’ iki akımın yine karşı karşıya geldiği noktadayız. Bir tarafta Tayyip Beylerin bir tarafta bizim taraf. Biz, 1808’den beri Senedi İttifakçıyız yani tek adamın yetkilerinin paylaşılmasından yana olanlarız. Biz, birinci meşrutiyetten beri meclisciyiz. Onlar bunun karşısında direnenler. Onlar Meclisi 33 yıl kapalı tutanların takipçisi, biz Jön Türklerin ardından da İkinci Meşrutiyetin neferleriyiz. Onlar damat Feritçiler biz meşrutiyetçileriz. Onlar Kurtuluş Savaşında manda himaye isteyenler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ölüm fermanı verenler, İskilipli Atıf’ın ‘Teslim olun direnmeyin, milli mücadele yapmayın’ dediği ifadeleri İngiliz uçaklarından attıranlar, İngiliz Muhipleri Derneği ile aynı tarafta duranlar, biz önüne boynundaki ilmiğe rağmen milli mücadeleyi sürdüren Gazi Mustafa Kemal Atatürkleriz. Onlar saltanatçılar, onlar saltanatın devamını isteyenler, onlar padişahın aynı zamanda şeyhülislam olmasını, halife olmasını isteyenler, biz bütün bu makamların TBMM’nin sinesine emanet olduğu milletin seçtiğinin gelip yönettiği milletin ‘gel’ dediğinin geldiği ‘git’ dediğinin gittiği demokrasinin, cumhuriyetin savunucularıyız.”
“ERDOĞAN ARTIK KAZANAMAYACAĞINI ANLADI”
“Bunlar bir gün demokrasi trenine bindiler, tren onları Saraçhane’ye getirdi. Bu Saraçhane’de bir mağduriyete uğradılar ardından yine demokrasi trenine bindiler. O tren onları Türkiye’de iktidara getirdi. Şimdi demokrasi, bir yere nasıl geldiğinle ilgilenmez. Takiyeciler de demokrasi trenine binerler ama demokratlar inmezler. Takiyeciler işine gelmediği yerde inerler. Tayyip Erdoğan demokrasi treninden inmiştir. Artık Saraçhane’yi alamayacağını anlamış, buraya kayyım atamaya kalkmıştır. Tayyip Erdoğan artık Türkiye’yi kazanamayacağını anlamış rakibini saf dışı bırakmaya kalkmıştır. Tayyip Erdoğan kendisinden sonraki Cumhurbaşkanına, 15.5 milyonun belirlediği Cumhurbaşkanı adayımıza darbe yapmaya kalkmıştır. Tayyip Erdoğan, demokrasinin karşısında bir darbe girişiminin tam başında, tam tepesindedir. Bu millet, Tayyip Erdoğan’ı belediye başkanı yapmıştır. Milletvekili, Başbakan yapmıştır, Cumhurbaşkanı yapmıştır. Makamların en iyilerine getirmiştir. En üst makam Cumhurbaşkanlığı iken seçim kaybedildiğinde de onu devretmeyi bilmek gerçek bir demokratlıkken buna karşı rakibine darbe yapmak Cumhurbaşkanlığı makamını bırakıp cunta başkanlığına soyunmak Recep Tayyip Erdoğan’ı tarih önünde düşebileceği en mahcup, en mahkum ve en kötü mevkiye taşımıştır. Artık o bir cuntanın başkanıdır. İşte bu yüzden bayram mayram yok bize. İşte bu yüzden mücadele etmek, Saraçhane’de milyonların iradesini, Maltepe’de 2.2 milyon insanın iradesini görmek, 23 Mart’ta, 19 Mart darbe girişimine soyunan Erdoğan ve cuntasını püskürten 15.5 milyon yeni yol arkadaşı ile kol kola girmek, kapı kapı çalışmak, hep birlikte mücadele etmek durumundayız.”
“ÇOĞUNLUK ENERJİSİ BİZDE”
“Değerli örgütüm, kıymetli üyelerimiz, bugün bir salonda yapmamız gereken toplantıyı Saraçhane’ye bu sembol mekana taşıdık. Bunu bir kucaklaşma ve bir büyük çalışmanın da İstanbul’dan harekete geçmesi, yola çıkması olarak değerlendiriyorum. Buradan sonra Erdoğan, Akın Gürlek ile attığı adımları Esenyurt’tan başlayarak Beşiktaş’tan, Beykoz’dan, Ovacık’tan, Şişli’den, Beylikdüzü’nden sürdürdüğü, İBB’ye kadar getirdiği adımları biliyorsunuz. Onun niyeti, iftiralarla, 55 tane sabıkası olan tecavüzcü, tacizci, kalpazan gizli tanıklarıyla Ekrem Başkana çalışma arkadaşlarına kara çalmaya çalışmakken milyonların onlara değil bizlere olan inancı bu hesabı bozmuştur. Üstünlük, ahlaki üstünlük, psikolojik üstünlük ve çoğunluk enerjisinin birlikte olması ile olur. Bir tecavüzcü, yalancı, kalpazan gizli tanığın ifadesiyle milli iradeyi sakatlayanlarda ahlak kalmamıştır. Ahlaklı üstünlük, sütte leke olup başkanında leke olmadığına inanan milyonlardadır, İstanbullulardadır. Psikolojik üstünlük; Erdoğan’ın yaptıklarını savunamayan, susan AK Partililer de bayram ziyaretlerinde sizlere, ‘Biz de olanları doğru bulmuyoruz’ diyenlerde. Pide kuyruğunda Erdoğan’ın yaptığını savunamayanlarda, bayram namazı çıkışında bayramlaşırken ‘Ya biz de üzülüyoruz’ diyenlerle birlikte AK Parti ve MHP seçmeninin olanı sahiplenmesinde ama muhalefetin, demokratların, milliyetçi, sosyal, muhafazakar, Kürt, liberal demokratların, Türkiye’nin bütün demokratlarının hep birlikte ortaya koyduğu irade ile psikolojik üstünlük de ahlaki üstünlük de bizdedir kardeşlerim. Çoğunluğun enerjisi bizde, yaşlanmış, yorulmuş, yıpranmış ve gözü dönmüş bir iktidara tutunma çabasının ortaya koyduğu enerjisizlik karşımızdadır.”
“15.5 MİLYON KİŞİ OY KULLANARAK GÖSTERDİK”
“Karşımızda son enerjisini, iftiraya, yalana, kara çalmaya, gizli tanıklara yalan attırmaya, itirafçı aramaya, hapishanedeki kadın tutukluları 1.5 yaşındaki evlatları ile tehdit etmeye, yalana zorlamaya ve atılan iftiraya sonradan dayanak aramaya çalışan birilerine karşı güçlüyüz ve bu gücümüzü geçen hafta 15.5 milyon oy kullanarak gösterdik. Şimdi gün o gücü dünyaya bir kez daha gösterme gücüdür. Dünyanın bütün televizyonlarının, bütün siyasetçilerinin gözü Türkiye’de. ‘Ne oluyor?’ Erdoğan’a karşı bir pazar günü 15.5 milyonluk demokratik ayağa kalkış. Ve bir kişinin burnu kanamadan. Bir söz, küfür, hakaret olmadan en net cevabın ortaya konduğu o gün artık bize son, büyük, kararlı adımı hep beraber atma yükümlülüğünü getirmiştir. Artık Türkiye’deki 10 milyonlar, ‘Adayımı yanımda erken seçim sandığını önünde istiyorum’ demektedir.”
“KAMPANYAYI SAHİPLENMEYE DAVET EDİYORUM”
“Bunun için dün sabah erken saatlerde Trabzon’un Akçaabat ilçesinin Zanane Köyünde, Ekrem Başkanımızın köyünde, 96 yaşında Rukiye anamızın ilk imzasını alarak, bütün Türkiye’de dünya siyaset tarihinin en büyük imza kampanyasını, en büyük Ekrem Başkan’a güven, mevcut iktidara güvensizlik oyunu, en büyük erken seçim talebini ortaya koymuş, kampanyayı başlatmış durumdayız. Bugün örgüt bayramlaşmasından, biliyorum öncesinde de çalıştınız. Ama buradan sonra bu Maltepe zayıf olsun diye ilan edilen dokuz günlük tatilde, komşularınızı, en başta kendi apartmanınızda CHP üyesi olmayan herkese gidip imza kampanyamızı götürmenizi, o kampanyaya destek almanızı, kahvelerde, AVM’lerde, kalabalık olan kentin her noktasında, köy köy, mahalle mahalle çalışarak, imza kampanyamızda Ekrem Başkanımız için özgürlük ve erken seçim sandığı talebini vatandaşlarımıza götüreceğiz. 15,5 milyonla başlayan demokratik ayağa kalkış, sivil direniş Türkiye’deki seçmen sayısının yarısından bir fazlası ile bu hükümeti, bu iktidarın gayrimeşru olduğunu dünyaya gösterip, meşru Cumhurbaşkanı adayımızın zindanlarda haksızca tutsak olmasına milletin isyanını gösterip, ‘Artık kararımı verdim adayımı yanımda sandığı önümde istiyorum’ diyen milyonlar için hepinizi mücadeleye, çalışmaya, kampanyayı sahiplenmeye, büyütmeye ve sonuç almaya davet ediyorum.”
“TÜRKİYE’Yİ TEKRAR DEMOKRASİYE ÇEKMENİN ONURU”
“Örgütümüz, ilçe başkanlıklarımız, mahalle temsilciliklerimiz hazırdır. Ellerinde imza föyleri. ‘Ben 25 imzayı kapar gelirim’ diyen bir sayfa föyü alıyor, yola çıkıyor, yolu açık oluyor. Türkiye’nin önünü açıyor. Cumhurbaşkanımızı zindandan kurtarıyor demektir. Telefon numaraları ilan edilmiştir. O numaradan imza atmak için föy talep edebilir, imza atmak isteyen davet edebilir ya da kendisi kampanyanın doğrudan neferi olmak isteyenler, CHP’li, hangi partili olduğuna bakmaksızın bu kampanyaya dahil edilecektir. İl başkanlıklarımıza, ilçe başkanlıklarımıza, genel merkezimize, çağrı merkezimize ulaşan herkes kampanyanın bir parçası olacak, attığı imzayla, topladığı imzayla her ikna ettiği kişiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin gelecekteki Cumhurbaşkanını, hükümetini belirlemenin onurunu, Türkiye’yi tekrar demokrasiye çekmenin onurunu yaşayacaktır.”
“O KİTABI TÜRKİYE YAZIYOR”
“Son sözüm şudur, dünyada otoriter popülist liderlerin nasıl geldikleri, demokrasiyi nasıl araçsallaştırdıkları, nasıl yükseldikleri, kurumları teker teker ele geçirip nasıl işlevsizleştirdikleri, sandığı nasıl önemsizleştirdikleri, ülkelerine ve dünyaya ne kötülük yaptıklarına ilişkin onlarca, yüzlerce kitap vardır. Ayrıca otoriter popülist liderlerin, diktatörlerin, Arap Baharıyla, halk ayaklanmalarıyla, halk devrimleriyle bir şekilde nasıl uzaklaştırıldıklarına ilişkin deneyimler de mevcuttur, kitapları, makaleleri mevcuttur. Ancak bir otoriter popülist liderin kan akmadan, çatışma çıkmadan, kendi canı yansa da can yakmadan ama güce ve onun kullandığı orantısız güce de teslim olmadan, gerilemeden, ama demokrasiden taviz vermeden, el ele, omuz omuza, kol kola milyonlarla, nasıl demokratik yollarla devletin başından uzaklaştırıldığının, nasıl demokrasinin kurulduğunun, gerekirse adayların hapislerde olduğu süreçlerde nasıl umudun, mücadelenin yükseltildiğine ilişkin de bir tane kitap vardır. O kitap yazım aşamasındadır. Basım aşamasındadır. O kitabı sizler yazıyorsunuz. O kitabı Türkiye yazıyor. Türkiye’nin bütün demokratları yazıyor. ‘Gel’ deyince gelen, meydanları dolduran, sokakları dolduran, şiddet kullanmayan ama şiddete de teslim olmayan, baskılara eğilmeyen, korkmayan, yılmayanlar yazıyor. O kitabı Türkiye’nin üniversiteleri, öğrencileri, gençleri yazıyor. Hepsini yürekten selamlıyoruz. Cesaretlerini ve mücadelelerini selamlıyoruz. O kitabı Gazi’nin kurduğu ülkenin her yaştan gençleri yazıyor, 10 milyonlar yazıyor. Hepiniz yazıyorsunuz. Sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, liberal demokratlar, Kürt demokratlar, Türkiye’nin demokrasiye inanan 10 milyonları, o kitabı siz yazıyorsunuz, senelerce dünya okuyacak. Senelerce dünya okuyacak. Mücadele birlikte omuz omuza, kol kola, yürek yüreğe sürecek. Verilen görevleri disiplinle yapacağız. Gün geldi, hedef Gezi’ydi, mücadelenin adı Taksim’di, Gün geldi hedef Saraçhane’ydi, İBB’ydi, İstanbul’un iradesiydi. savunulacak yer Saraçhane’ydi orada olduk. gün geldi kim az kim çok birilerinin görmesi lazımdı. Çağrının adı Maltepe, adı Milli İrade’ydi, orada oldunuz, orayı doldurdunuz. Şimdi gün, bu diktatörlük meraklısı tek adama, Ekrem Başkan’a karşı darbe girişiminde bulunan cuntaya ve o cuntayı götürmek için gerekli olan erken seçim sandığını kazanmak için mücadeleye omuz verme günüdür. Onun adı, imza kampanyasını dalga dalga büyütmek, tüm ülkeye yaymak, seçmenin yarısından fazlasından imza toplamaktır.”
“EMANET SİZDEDİR”
“Şimdi bu mücadele için Cumhuriyet Halk Partisi örgütü hazır mıyız? Mücadeleyi büyütün. 1 milyon 900 bini geçen üyemizle gönlünü bize veren 15 milyonluk 23 Mart direnişçileriyle ve milyonlar, 10 milyonları aşan Türkiye’deki herkesi kucaklayarak, Ekrem Başkan’ı ve sandığı size emanet ediyorum. Emaneti alıyor musunuz? Emanet sizdedir. Ekrem Başkan adayımızdır. Örgütümüze ve milletimize emanettir. Hepinizin bayramını kutluyorum. Hepinizi ayrı ayrı kucaklıyorum. Türkiye’nin en büyük ailesi. Sizi çok seviyorum. Biz birbirimizi, ülkemizi, milletimizi, vatanımızı, bayrağımızı ve kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü çok seviyoruz. Çok seviyoruz. Çok seviyoruz. Kötüler kaybedecek, birbirini sevenler, ülkesini sevenler kazanacak. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. Bayramınız kutlu olsun.”
18.02.2025
17.02.2025
09.02.2025
09.02.2025
08.02.2025
08.02.2025
06.02.2025